Sporun toplum hayatının önemli ve vazgeçilmez bir parçası olması için mutlaka aktif olması gereken çeşitli kurumlar var. Bunlardan üç tanesi sporun bir yaşam biçimi olduğu -özellikle Avrupa’daki- ülkelerde çok ön plandalar. Sporun çocuklardan başlayarak yaygınlaşması, her yaştaki bireyin düzenli olarak spor yapması, spor karşılaşmalarına ilgi göstermesi, yerel ve uluslararası spor başarılarının elde edilmesi, toplum refahına katkı yapacak bir spor ekonomisinin oluşmasında bu üç temel kurumun hayati rolleri bulunuyor.
Spor için de yapılandırılmış olması gereken bu üç temel direk okullar, amatör spor kulüpleri ve yerel yönetimlerdir. Farklı biçimlerde de olsa genel olarak hepsi aşağıdaki gibi bölümlere ayrılabilecek sportif gelişimi hedeflemelidir:
-spor sevgisinin aşılanması
-sporun gerekliliğine ve yararına olan inancın içselleştirilmesi
-spor zevkinin verilmesi
-spor yapma olanaklarının sunulması
-tesisler
-eğitmenler
-araç-gereçler
-spor başarılarının elde edilmesi
-spor talep eden kitlelerin yaratılması
Okulların, spor kulüplerinin ve yerel yönetimlerin kurumsal yapıları hem idari hem ekonomik açıdan bu hedefe ulaşabilecek şekilde düzenlenmiş olmalıdır. Bunun yanı sıra her sporsever yetişkinin özellikle de ebeveynin toplumsal sportif gelişime yapabileceği katkılar var. Yalnızca kendini ve çocuğunu bir sporsevere çevirebilmek ve sporu hayatın vazgeçilmez bir parçası haline getirmek bile ciddi bir katkıdır aslında toplumsal spor yaşamına. Bunun için üç temel kurumdan yararlanmak ve onlara katkıda bulunmak önemli bir hale geliyor. Anne babalar ilk adım olarak çocuklarının okullarındaki spor konusunu didikleyebilir bu konuda sorular sorabilir ve matematik öğretmeni ile yapılacak görüşme kadar beden eğitimi öğretmeni ile yapılacak görüşmeye de önem verebilirler. Bir amatör spor kulübüne üye olmak, çocuğunun orada faal olmasını sağlamak ve mümkünse bu kulübe maddi katkılarda bulunmak da yapılabileceklerden bazılarıdır. Tabii en önemli nokta sporun gerçek yararını kavramaktan geçiyor. Spor yalnızca güçlü, hızlı ve dinç olmayı sağlamaz. Çok hayati sosyal ve psikolojik katkıları vardır. Aslında bunu gerçekten bilen çocuğunun yetişmesini bilinçli şekilde yönlendirmeye çalışan her ebeveyn bir biçimde spora yakın duracaktır. İşte bunun için hali hazırda ulaşabileceğimiz mesafede bulunan ve şu veya bu biçimde aktif olan bu üç temel kurumdan faydalanmak gerekiyor. Sonuç olarak yerel yönetimlere müdahale edemeyeceğimizi düşünsek bile okullar ve amatör spor kulüplerinde etkin olmaya biraz zaman ayıracak ebeveynler, sporun çocuklarının yaşamının bir parçası olması için, önemli bir adım atmış olacaklardır.