Spor öğretmenleri, antrenörler ve koçların bir kimsenin sporu hayatının bir parçası haline getirmesindeki çok belki de en önemli kişiler olduğuna inanıyorum. Bu spor liderleri, çocukların şimdi ve gelecekte sporla iç içe yaşamasını sağlamakta büyük katkı sağlayabilirler. Yeter ki, spor yapmanın temel motivasyonu olan eğlenmeyi göz ardı etmeden çağdaş eğitimi verebilsinler. İşte bu yaklaşım küçük elemanları farklı düzeylerde de olsa sporcu insanlara dönüştürebilir.
Fiziksel olarak spor yapan yetişkinleri birkaç grupta toplayabiliriz. Birinci grubu pek çok voleybolcu, futbolcu ve basketbolcu gibi mesleği sporculuk olup hayatını spor yaparak kazanan profesyoneller oluşturur. İkinci grupta ise yaptığı spordan maddi kazanç elde etmese bile uluslararası yarışmalara katılacak kadar spor yapan amatörler vardır. Olimpiyatlarda fırtınalar estiren mesleği terzilik olan bir binici ya da dünya şampiyonu bir araba tamircisi triatloncu veya Akdeniz oyunlarına katılabilen bir inşaat mühendisi kürekçi bu gruba aittir mesela. Elbette spor dallarını net şekilde profesyonel ya da amatör diye sınıflandırmak doğru değil. Bazı branşlar yaşanılan ülkenin spor kültürüne bağlı olarak amatörlüğe mahkumken aynı branş bir başka ülkede profesyonel olarak yapılabilir. Türkiye’de profesyonel bir buz dansçısı ya da yüzücü olmak neredeyse olanaksızken İngiltere ya da Amerika’da bu olabilmektedir. Ama her durumda bu sporcuların belli bir yaştan itibaren modern spor teknikleri kullanılarak eğitilmesi gerekir. Zaten buna kişisel yeteneklerini ekleyebilenler de, görüyoruz, dünyanın en iyi sporcuları haline geliyorlar.
İyi sporcuların çoğunun hamurunda zamanında yapılan doğru ve modern çalışma teknikleri vardır. Bunları bilmesi ve uygulaması gerekenler işte bu adı geçen önemli kişilerdir. Dünya atletizm şampiyonasında ikinci olan bir lisenin sporcuları arasından beş altı yıl içinde bir tane bile parlak atlet çıkmıyorsa ya da on beş yaşına kadar onlarca Avrupa şampiyonluğu kazanan bir tekvandocu büyükler kategorisinde dişe dokunur tek bir başarı elde edemiyorsa bunun bariz nedeni doğal yetenekle birleştirilemeyen doğru çalışmadır. Spor olanakları, devlet kurumlarının ve toplumun ilgisi, desteği, ailelerin bilinci, eğitim sistemi, ekonomik koşullar gibi pek çok etmen vardır doğru çalışmayı etkileyen ama spor öğretmeninin yeterli performans -özellikle de bireysel sporlarda- göstermesi de iyi sporcu yetiştirmenin olmazsa olmazlarından birisidir. Bir yerlerde bir cevher varsa bunu keşfedememek gerçekten yazık olur. Daha da yazık olansa keşfedilen cevheri işleyememektir.
Çocuklara spor yaptırmanın temel gayesi onları başarıdan başarıya koşan sporcular haline getirmek de değildir tabii. Spor öğretmenleri, elbette, yalnızca bu özel sporcuların yetişmesinde değil her çocuğun spor yapmasını sağlamakta kilit kişilerdir. Ana hedef sporu hayatın içine katmış bireyler yetiştirmektir. Aslına yalnızca ergenlik dönemine olan katkısı nedeniyle sporla haşır neşir etmeye uğraştığımızda bile çocuğumuz -eğer eğlenerek ve severek yapıyorsa- sporu hayatının bir yerine yerleştirebilir. Burada da önemli kişilere önemli görev düşer. Bu bir grup öğrencinin fiziksel yeteneklerini geliştirmenin ötesinde toplumu derinden etkileyen sosyal bir görevdir. Spor öğretmenleri konularıyla ilgili en çağdaş bilgilere sahip olmanın yanında sporun bireye dolayısıyla da topluma olan katkısını göz önünde tutabilecek vizyona ve donanıma da sahip olmalıdırlar.
Yukarıda bahsedilen iki grup sporcunun dışındaki bir diğer grubu da üst düzeyde olmasa bile herhangi bir sporu düzenli olarak yapanlar oluşturuyor. Programlı bir şekilde haftanın belli günlerinde tenis oynayıp zaman zaman yerel yarışmalara katılan bir tenisçiyi ya da amatör bir takımla liglerde mücadele ettiği için düzenli antrenman yapan bir hentbol oyuncusunu bu gruba dahil edebiliriz. Dördüncü grubun üyeleriyse özel bir sporu düzenli olarak yapmasa bile genel olarak sporu hayatının parçası yapmayı başarmış olanlar ya da bunun için çabalayanlardır. Günaşırı koşanlar, yaz kış demeden yüzenler, kapalı spor merkezlerine gidenler, her gün otuz kırk dakika da olsa mutlaka yürüyenler bu gruba girerler. Spora yönlendirdiğimiz çocuklarımız en azından son gruba dahil yetişkinler olursa bu konuda doğru yaptığımızı farz edebiliriz.
Fark etmesek de herkesin geleceğini etkileyen ya da etkile(ye)meyen kişiler öğretmenlerdir. Burada sırf bir meslek grubunu değil anne babadan arkadaşa kadar birine bir şey öğreten birilerini kast ediyorum. Hal böyle olunca nasıl bir spor insanı olacaksa olsun -yeter ki olsun- çocukların gelecekteki spor yaşamını etkileyen en önemli kişilerin bir bölümünü spor öğretmenlerinin oluşturduğunu pat diye söyleyebiliriz. Bu söylemin bizi götürdüğü ideal durum da çok açıktır. Çok iyi spor öğretmenleri yetiştirilmeli, onlar kendilerini geliştirmeli, çocuklar bu öğretmenlerle buluşturulmalı, maddi ve manevi olanaklar önlerine serilmeli, fırsatlar kaçmamalı, çocuklar da yetenek ve istekleri doğrultusunda sporun bir yerlerinden tutabilmelidirler. Bu ideal duruma “Serap’ın spor öğretmeni kimdir necidir yahu?” sorusunun cevabıyla yaklaşmaya çalışabiliriz mesela.