Övgü almanın, tebrik edilmenin, alkışlanmanın, hakkında olumlu konuşulduğunu sanmanın yapılan işle ilgili motivasyonu önemli ölçüde artırdığı biliniyor. Bu durum her yaştaki insan için geçerli olmasına rağmen duygularını saklama eğilimleri ve başarısız olmaktan çekinmeleri yüzünden yetişkinler bu motivasyon kaynaklarına duydukları ihtiyacı genellikle dışa vur(a)mazlar. Halbuki çocuklar bunu oldukça net bir şekilde gösterirler. Bu bilinen gerçek çocuğu istenilen -en güzeli aslında onun istediği- bir alana yönlendirmede oldukça yardımcı olabilir.
Başarının başkaları tarafından takdir edilmesinin getirdiği motivasyon daha iyiyi yapmaya teşvik edip çocuğu yüreklendirir. 0-5 yaşlarında ebeveynler ve diğer aile bireyleri tarafından yapılan övgüler yeterli olurken, ilköğretim çağında öğretmenler ve arkadaşlar daha fazla önemsenmekte, ergenlikle birlikte de aslında hiç tanımadığı kişilerin bile kendisinin başarılı olduğunu bileceği duygusu çocukları ve gençleri motive etmektedir.
Bunun en iyi örnekleri sporda görülür. Yalnızca bir “aferin” bile 3-4 yaşlarındaki bir çocuğun daha önce tırmanamadığı bir duvara tırmanmasına yardımcı olabilir. Ya da tüm arkadaşları önünde başarısı nedeniyle övülen bir ergen kazandığı özgüvenle yaptığından daha iyisini gelecek sefer yapabilir.
Herhangi bir başarı nedeniyle takdir etmede doğru zaman ve neden de çok önemlidir elbette. Çocuk yaptığının gerçekten takdire değer olduğuna önce kendisi inanabilmelidir. Olur olmaz her konuda övgü almak övgünün değerini düşüreceğinden gerçek başarıyla ilişkilendirilmesini de zorlayacaktır. Kendi kafamızda başarıyı hep kendini aşmak diye tanımlasak bile aslında çoğu zaman başkalarına göre üstünlük sağlamak olduğunu da unutmamak gerekir. Bu nedenle bir koşu yarışında kendisinin en iyi derecesini yapsa bile sonuncu olan çocuğu överken aşırıya kaçmamak gerekir. Zira çocuk kendini önce arkadaşlarıyla kıyaslayacaktır. Bununla birlikte çocuğun karakterine göre yüreklendirme yöntemlerini sürekli olarak da kullanmak gerekir.
Aslında en sağlıklı yöntem çocuklara sürekli olarak başarılı olabilecekleri ortamlar sağlamaktır. Bir okulun hentbol takımının sporcuları ülke şampiyonasında başarılı olamasa bile onlara farklı turnuvalarda başarılı olma şansı yaratılmalıdır. Bu başarının başkaları tarafından görülüp duyulması bile önemli bir motivasyon kaynağı, yüreklendirme yöntemi olacaktır. Özellikle sporla uğraşan, uğraşmasını istediğimiz her çocuğa o ya da bu şekilde başarılı olma, bunu sergileme ve başkaları tarafından takdir edilme fırsatını yaratmak sporun hayatının bir parçası olmasına önemli katkı sağlayacaktır. Bu konuda çevre, okul, basın ve devlet kurumlarıyla işbirliğine giderek fırsatlar yaratmak zor ama mümkündür sanıyorum.